Sünnî-Şiî Gelenekte Müs‘tazaf Kavramı ve Humeynî’nin Politikasındaki Yeri
Bu makale, “müstazʻaf” kavramının Sünnî ve Şiî İslâm geleneklerindeki anlamlarını karşılaştırmalı olarak ele almaktadır. Sünnî âlimler, müstazʻaf terimini genellikle sözlük anlamıyla, yani ekonomik, sosyal ve siyasi açıdan zayıf veya dışlanmış bireyler olarak tanımlamaktadır...
Saved in:
Main Authors: | , |
---|---|
Format: | Article |
Language: | Arabic |
Published: |
Trabzon University
2024-12-01
|
Series: | Trabzon İlahiyat Dergisi |
Online Access: | https://dergipark.org.tr/tr/doi/10.33718/tid.1524977 |
Tags: |
Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
|
Summary: | Bu makale, “müstazʻaf” kavramının Sünnî ve Şiî İslâm geleneklerindeki anlamlarını karşılaştırmalı olarak ele almaktadır. Sünnî âlimler, müstazʻaf terimini genellikle sözlük anlamıyla, yani ekonomik, sosyal ve siyasi açıdan zayıf veya dışlanmış bireyler olarak tanımlamaktadır. Klasik dönemde İmam Mâtürîdî ve Fahreddin Râzî gibi Sünnî âlimler, bu kavrama teolojik bir derinlik kazandırmadan, onu sadece literal anlamında değerlendirmişlerdir. Modern dönemde de Sünnî düşünce, bu klasik yorumu sürdürmekte ve müstazʻafı daha çok toplumsal dezavantajlılıkla ilişkilendirmektedir. Sünnî âlimler için müstazʻaf, ekonomik ve sosyal açıdan geri kalmış toplulukları ifade ederken, Şiî geleneğinde ise müstazʻaf kavramı, daha geniş bir anlam kazanmaktadır. Bu anlamda Şiî İmâmiyye âlimleri, müstazʻafı yalnızca ekonomik ve sosyal zayıflıkla değil, aynı zamanda Ehl-i Beyt’e sadakat gösteren fakat siyasi olarak baskı altında olan Müslümanları tanımlamak için kullanmışlardır. Aynı zamanda Şiî imamlar, kendilerini ve takipçilerini müstazʻaflar olarak görmüşlerdir. Bu bağlamda müstazʻaflar, sadece zayıf bireyler değil, aynı zamanda sosyo-politik baskılara direnen topluluklar olarak değerlendirilmiştir. Şiî gelenekte müstazʻaf, hem toplumsal hem de inançsal bir direnişi temsil eder. Modern dönemde ise müstazʻaf kavramı özellikle İran İslâm Devrimi ile daha geniş bir siyasi anlam kazanmıştır. Âyetullah Humeynî, bu kavramı sadece Şiî topluluklarla sınırlamayarak, dünya genelinde ezilen ve sömürülen tüm halkları kapsayan bir sembol olarak kullanmıştır. Ona göre müstazʻaflar, küresel adaletsizliklere karşı direnen gruplardır ve onların iman gücü, müstekbirlerin (zalim yöneticilerin) zayıflığını ortaya çıkarmaktadır. Bu doğrultuda, müstazʻaf kavramı, İslâm Devrimi’nin savunucuları ve küresel adalet mücadelesinin sembolü haline gelmiştir. Sonuç olarak, bu çalışma müstazʻaf kavramının Sünnî ve Şiî geleneklerindeki tarihsel ve teolojik anlamlarını karşılaştırmakta, iki mezhep arasındaki yorum farklılıklarını detaylı şekilde ele almaktadır. |
---|---|
ISSN: | 2651-4559 |