Mu’tezile’de Bilgi Kaynağı Görülmeyen İki Eğilim: Taklit ve İlham

Bu makale, insanın delil ve kanıt aramaksızın bir görüşe ya da gruba bağlanması anlamıyla taklidin, bilgi ve inanç ile olan bağıntısı ve insanın düşünmesine imkân tanımadan zihninde hazır bulduğu bilgi olarak ilhamın Mu’tezilî yaklaşımla tetkikine odaklanmaktadır. Bu doğrult...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Main Author: Hüseyin Maraz
Format: Article
Language:Arabic
Published: Siirt University 2024-06-01
Series:Marifetname
Online Access:https://dergipark.org.tr/tr/doi/10.47425/marifetname.vi.1466417
Tags: Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
Description
Summary:Bu makale, insanın delil ve kanıt aramaksızın bir görüşe ya da gruba bağlanması anlamıyla taklidin, bilgi ve inanç ile olan bağıntısı ve insanın düşünmesine imkân tanımadan zihninde hazır bulduğu bilgi olarak ilhamın Mu’tezilî yaklaşımla tetkikine odaklanmaktadır. Bu doğrultuda makalede öncelikle, Mu’tezile’nin taklit ve ilhama yaklaşımları tespit edilecek, sonrasında bilgi ediminde insanın düşünsel çabasıyla çelişen her iki eğilimin analizi yapılacaktır. Her iki kavramın bilgi kaynakları arasında yer almamasının mantıksal gerekçeleri ortaya konularak aynı zamanda bireysel ve sosyal bir soruna da işaret edilecektir. Makalenin esas hedefi ve özgünlüğü ise süregelen bir problemin eleştirisi bağlamında meseleye yaklaşması olacaktır. Bu itibarla makalede ana temayı oluşturan kavramların kısa lügavî tahlili yapıldıktan sonra tartışma konusu iki başlık altında ele alınacaktır. Makalenin planı gereği taklit ve ilhamın iman ile doğrudan bağıntısı kurulmayacak tamamıyla epistemik değeri üzerinden konu tartışılacaktır. Karşılaştırma türünde bir çalışma olmadığı için de konu Mu’tezile merkezinde değerlendirilecek, tematik bağlamın sınırları içerisinde tasvir edilmeye gayret edilecektir. Mu’tezilî bilginlere özgü klasik kaynakların yanında Zeydî-Mu’tezilî âlimlerin eserleri bununla birlikte günümüzde kaleme alınan benzeri çalışmalar makalenin bilimsel literatürünü oluşturacaktır. Genel hatlarıyla bir mezhebin yaklaşımı merkeze alındığından tasvirî bir yöntem üzerinden fikrî değerlendirmeler yapılacaktır. Sonuç olarak bilinçsiz itaatin ve özel bilgi arayışının bilgi değeri taşımadığı, doğru olan yöntemin akıl yürütme ve düşünme olduğu, gerçek itaatin bilgiye olması gerektiği vurgulanacaktır.
ISSN:2757-752X